31 Mart 2011

HAFAZAN KILLER’İN PEŞİNDE… (ODER: TANRIM YARATTIN, BARİ TAKİP ET!)

   Evvveet, çalışmaktan pörtlemiş gözlerim ve iflasın eşiğindeki beyin hücrelerimle selam ederim. Hayli klorofilli bir ortamda, köklerim parkenin derinliklerinde çalışıyorum. Artık dünyayı Arap alfabesi ardından görüyorum. Yoğun bakım Osmanlıca ve Arapça’dan sağ kalan beyin hücrelerimi de hiç de geri kalmadığım sosyal hayatımda (sosyal içerik) diyalog, monolog ve evde soliloquy şeklinde sarf ettim son iki hafta.
   Susan Miller nam, şimdiye dek iki kez okuduğum ve isabet konusunda beni şaşkına çeviren hatunun bu ay bana ettiği ihaneti sizlerle paylaşasım var. Efeniiim, geçen sene Nisan ve bu sene Ocak ayında okuyacağım tutup okuduğum ve verdiği tarihlere “Hafazan Allah!” nidalarıyla şaşakaldığım yorumlarını bu ay şiddetle kötüye kullanan, zayıflığımdan yararlanan Susan Miller’in (Bundan akdem “Hafazan Killer” olarak anılacaktır) bana layık gördüğü vakaların aslında ne şekilde cereyan ettiğini yaşlanmadan size aktarayım dedim. Parantez içinde Burhan Altıntopsal bir söylemle “olay aslında şiyle olduğğğ” kısmını bulacaksınız:
  
   By Susan Miller (Vayyy Hafazan Killer!)

-You are now nearing the end of an old cycle and the beginning of a brand new one that will start up as you get to your birthday. (Biliyorum, daha bir yaşlandığımın farkına varıp akşamları banyoda aynada gözaltlarımı çekiştirdiğim ta oradan görülüyor demek)

-Jupiter, the giver of gifts and luck, is now in your sign until June 4. (Sanırım o mezkûr şansı dağıtırken ben pek derin bir uykudaydım, ya da Divani okumaya çalıyordum )

-Planning is always the more important part of action, for the more planning you do, the more you can ensure your eventual success. (Yavrum Suzan, mezbur plan benim sözlüğümde yazmıyor. Önce bir ajanda alayım dedim. Güzel bir plan yaptım. Ama işe yaramadı. Çünkü: 1) Yanlış tarihe yazmıştım. 2) Yazdığımı kendim bile okuyamadım (Ne de sık başıma gelir). 3) Yazdım, ama okumayı unuttum. 4) Ajandamı annemin evinde unuttum.

-Don't rush any process that you find yourself in now - May will be so glorious. (“It’s now or never” diye bir şarkı duydun mu Hafazan? Senin gençlik zamanına tekabül ediyor. Bana bak, beklemek benim mezhebimde yok!)

-Uranus in Aries will be a very exciting time for you. (“Urine” demek istedin galiba, sevgili Hafazan Killer çünkü “exciting time” addettiğin vakadan eser görmedik!)

-Watch what happens on a highly exciting day, March 21, when the Sun and Uranus, both in Aries, will join hands for the first time in your LIFE! (Evet, maziye bakıyorum, bu tarihte yaptığım tek şey hocayla Divanî çalışmak ve Arapça kursuna gitmek olmuş. Metaforik bir anlam vardı da ben mi kaçırdım hafazan Abla?) On this day, you will also be filled with high-energy excitement, and your imagination will hit new heights. (İki saatte divanî okumaya giriş yapıyor olmanın verdiği heyecansa, ben bu dünyadan izninizle… “Imagination” dediğin şey battallar’ı botlular okumaksa, sen bu işi bırak güzelim, kiraz ağaçları olan bir köye yerleş, torunlarını sev.)

-Some interesting projects and beneficial opportunities are about to come up now, and you will need to keep them secret until everything is set. (O kadar gizli ki, ben bile bilmiyorum. Efsanevi karikatür gibi: -007, sana gizli bir görev verdik. –Nedir efendim? –Söyleyemeyiz, çok gizli. Erdil Yaşaroğlu muydu ki?)

-If you were born on or within five days of April 4 (Ben de Doris Day ve Eddy Murphy gibi 3 Nisan komiğiyim ya) you have been feeling Saturn's opposition to your own Sun lately, so this aspect will be most noticeable to you. Soon Saturn will move on, and you will have received his message and become all the wiser for learning it. (Aldım anacıım ben o mesajı, “fırsatı ganimet bilip sınava çalışıyorum diyerek yemeye devam edersen göbeğinde benimki gibi şaşaalı bir halka olacak”, diyor Satürn Abimm. -İspanyolum buna Michelin der. Baskül 59’u gösteriyor, ben o esnada başka tarafa bakıyorum. İsveç rejimini müteakiben kurulacak olan Osmanlı sofrasında fena kaybetmişim kendimi.-)

-Romantically, Uranus in Aries from now on, starting March 11 (and continuing until 2019) is sure to give you special sparkle, and it will be impossible for others not to notice you! (“Romantically” zarfının bilmediğim başka bir anlamı varsa durum değişir. Yok eğer yok ise, şu an neredesin Susan Abla, adamlarımı toplayıp geliyorum yanına. (Limon Kafe’de misin?) “Romantically” “rom”dan türetilmiş bir zarfsa, biz onu tüketeli çok oldu, yok eğer “Roma”ysa, onu da yedik bitirdik, “roman”dan geliyorsa… Koordinatlarn nedir Suzan Abla! Sebastiannn, kalaşnikoflar hazır mı? Ver şu bazukamı! Söyle o Anglosakson bozuntusuna biz o romantizmin r’sini görmedik bu ay!)

-This month, Venus will be in an air sign, Aquarius, which will help to fan your fire element to burn more brightly. Aquarius is an ideal place for Venus to be for you, for this placement indicates that your friends will be thinking about you and that they will be including you in all that they do. (Aquarius’tan kasdın kova ise, gerçekten de bu ay tarih-i Beylerbeyi’de ilk ciddi su kesintisi oldu ve babam sarı kova ile camiden su almaya gitti ki- bunu en son ben beş yaşında iken yapmış idi.- O Venüs’e benden selam söyle, gelmeyeyim onun yanına. Hatları karışmış onun! Alsın o kovayla kafasına su döksün, kendine gelsin.)

-One of your best days for socializing will be March 10 when Venus in Aquarius will reach out to Jupiter in Aries. (İnsan bir kovayla ne kadar sosyalleşebilir! Zavallı Venüs de kovaya girince Venüs’lüğünü kaybetmiş anlaşılan. Allahım sen bizi cümle kova taifesinden koru! Ruh ikizi demiştim, ama yukarıdan ruh öküzü anlayıp yanlış göndermişler. Zeus Abiiim, bir bakar mıyız yukarıdaki hatlara!)

-Romance will only get better and better. Once the Sun moves into Aries, March 20, you will be "in your element." (Hey yavroom, romansa bak: mezkûr günde evde lisanî Osmanî çalışmaktan âlem-i taamla iştigal edemeğimi fark eden annem, babam ve kuzenimden mürekkep tayfa bir tencere kurufasülye yapıp-kapıp Beylerbeyi’ne intikal ettiler. Ben kurudan haz etmediğim için yine aç kaldım. Üstelik evde bol keseden gürültü yapıp beni çaştırmadılar. Evet Hafazan Abla, tam bu noktada bir açıklama istiyorum!)

-I love March 21 for romance for you, the day that the Sun and Uranus conjoin. You will be the blazing firecracker, full of life, light, and love. Who could ever resist you? (Şansal ve Ermansal bir şekilde zamanı donduralım ve pozisyona bakalım: Benim için biçilen romans Divanî hocamla toplantı salonunda çalışmaksa, sözün bittiği yerdeyim.)

-Need more romantic dates? It would be hard to top March 26, a Saturday, when Venus will contact Neptune and spin a magical dream of an evening. (Hah, ben de tam bu konuya değinmek istiyordum. Bir aydır “26 Mart’ta ne olacak acaba?” heyecanıyla bekledim durdum. Yine bir Burhan Altıntop klasiğiyle belirtmek gerekirse, “olay aslunda şiyle oldıııuu”:

“Magical dream of evening” ya da “romantic date” tabir edilen gün hocamızın her türlü insomnia hastasını uyutmaya kadir gramer-i Osmanî dersinden çıkıp cümle âlem, el değiştiren Giritli Barba’nın son gününde dağıtmak için mekâna gittik. Ful taife orada idik. Hocamızla birlikte 13 kişi ediyorduk ve bu kaçınılmaz bir şekilde bize İsa’nın son yemeğini hatırlattı. “Romantik” olabileceği iddia edilen gecede hadsiz hesapsız güldük, yedik, içtik, haşerat-ı bahriyeyi envai çeşit alkol ile yuttuk, Serkan’ın Ankara’dan avdeti ve konunun Digor’a dalması ile kahkahayı katladık. Hızımızı alamayıp Vağarşak Bey, Serkan ve bendenizden mürekkep tavla-nargile taifesi akrep gecenin dördünü gösterene dek (yelkovan ise “akrep abi, gözümden uyku akıyor abim, ben bugün erken sızsam olur mu?” diye sızlanmaktadır) yarın ölecekmiş gibi bugün için güldük. (Ben pek tabii yine yendim, marsa bile imza attım ve Ermeni Patrikhanesi tarihine adımı altın harflerle yazdım ve pek tabii ikili erkek takımı -comme d’habitude- “şansındadır” dedi. Bu erkeklere biraz akıl alabilir miyiz, garson bey? Ben bu filmi daha önce kaç kere gördüm, bir sayan çıkar mı?) Gecenin dördünde Vağarşak Bey bizi taksiye bindirip de taksi şöforü arkasından “A, ben bu beyi (Vağarşak Bey Hazretleri) Kurtuluş’tan tanıyorum” deyince Serkan’la darma duman olmuşuz ve yol boyunca bu boyutta fasılasız gülmeye devam etmişiz. (Bu arada Serkan'ın Giritli'de anlattığı binbir Digor hikâyesinden birini burada paylaşmam farz kanaatindeyim. Serkan’ın bir oturuşta üç kaz yiyen, benim de pirim Ömer Dayısı 30-40 yıl önce şehirlerarası otobüsün ön sırasında gitmektedir. Evden çıkın getirme zamanları tabii. Yanında da çelimsiz bir zat oturmaktadır. Ömer Amca çıkınını açar, koca bir tavuk, kete ve bir de koca topak “kokuşmuş” denen Kars peyniri vardır. Komşusuna ikram eder. Adam korkudan “amca benim tansiyonum var”, der. İkinci fasılda Ömer Amca keteden sunar, adam aynı şekilde savuşturur pirimizi. Üçüncü de peynir çıkarır, keza. Ömer Amca’nın sabrı taşar ve (tansiyon nam belânın leksikonumuzda güncelleşmediği zamanlar tabii) “Ye, aslanım, önce şunu ye. Sonra tansiyonunu da yeriz!”)

Şimdi: Hafazan Abla’nın “hard to top” tabir ettiği romantizm bu ise, linguistleri romantizm kelimesini yeniden tanımlamaya davet ediyorum. (Gerçi romantizm düşmanı biri olarak daha fiyakalı ve eğlenceli bir cumartesi gecesi geçirebilir miydim: Hayır! Her günüm böyle olsun, anacııım. 26 Mart'larım çok olsun... )

Wa-lakin: Yok eğer romantizm böyle bir şey ise, bu romans kesinlikle burada mecaz anlamda kullanılmış.
Yavroom Suzan, sen hâlâ annenin takvimini mi kullanıyorsun yoksa?
Sebastiannnnn! Şu karının verdiği tarihleri Rumî ve Hicrî olarak check et çabukkkkk!!! Ben çalışmaya gidiyorum.