8 Haziran 2011

LIFE IS A LEMON AND I WANT MY MONEY BACK!

Çok uzun yıllar günlük tuttum. (Roman yazmaya başlayıp da onun daha heyecanlı olduğuna kanaat getirene kadar) Bugün şöyle bir aklıma geldi de eski günlüklerime bir baktım. Tahmin edersiniz ki, kahkaha tufanı içinde boğulayazdım yattığım yerde. Komik bir Türk Rock Tarihi yazmak için arşiv tadında sayfalarla dolu. Lakin ben sizin için o zaman tam dört yaşında olan kardeşimden inciler seçtim.


Boğaziçi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyorduk. Dört çatlak kızdık bölümde. Benim bir de okul dışında hayli çılgın bir hayatım vardı. Rock dergilerinde yazdığım için hayatım çılgın Rock grupları arasında geçiyordu. Olan diğer zavallı üç kıza oluyordu, çünkü bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de çok sert bir Rock grubunun menajerliğini (“menajer” yerine “yürütücü” kullanacakmışım, Mr. Word öyle diyor. Sen kullan, manyak!) yaptığım için onları da yakalarından tutup geceleri Cultus konserlerine, galalarına, bar performanslarına götürüyordum. (Yıllıkta bunu “You wasted our precious brain-cells torturing them with Cultus concerts” şeklinde dile getirmeyi de ihmal etmemişlerdi) Diğer bir taraftan anneme “sen yap, ben bakarım” sözü verdiğim bir de kardeşim vardı. Üstelik peşinde koşan bakıcısına hiç yüz vermiyor, bir saniye peşimden ayrılmıyordu. Hal böyle olunca benim Rock hayatım normalinde seyrederken (ona normal denirse) o da buna müdahil oluyordu çaresiz. Konserler, barlar, geceler, yemekler, röportajlar, arkadaş toplantıları… Her yerde birlikteydik. Dört yaşındayken onu arabamın terkisine atıp geceleri Kemancı’ya götürüyordum. (Ara sıra sahil yolunda komiklik olsun diye arkadan taarruza geçip gözlerimi kapatıyordu, inanın hiç komik olmuyordu! Ben onun sayesinde daha 18 yaşımda bıçkın şoför olmuş, “gözü kapalı” sahil yolunda uçar olmuştum.)

İşte bu zamanlarda, ailecek evde bir yarışma programı seyredilmektedir. Çelik, Kenan Doğulu ve Ufuk yarışmaktadır. “K ile başlayan bir bar adı” sorusu gelir. Merve bir köşede yemek yemektedir. Çelik-Kenan-Ufuk üçlüsünden cevap çıkmaz, ama Merve ağzı dolu dolu bağırır odanın bir köşesinden: “Kemancı!”

Mervecik bacak kadarken yazmayı öğrendi. (Okumayı daha geç öğrendiği için her yazdığında “ulan, ne yazdık acaba?” diyor olmalıydı). Vaka yine dört yaşındayken cereyan eder:

-Merve, Bolu yaz bakalım.

-Sade Bolu mu, Geli-Bolu mu?

Yorumsuzsunuz değil mi?!
Yine gitarist bir arkadaşla bir yerde yemekteyiz. Merve de tıkınıyor bir taraftan. Arkadaş lokmasını çiğnedikten sonra ağzındakileri yan masadaki adama gösteren kardeşim karşısında şok geçirip:

-Neden amcaya ağzını gösteriyorsun?, deyince, el-cevap:

-Aferin desin diye bekliyorum!


“Bizimkiler” dizisinde oynayan arkadaşımız Goncagül, Özlem, ben ve Merve bir yerde buluşuyoruz. Merve Goncagül’ü göstererek Özlem’e “Bu var ya, Fadime’nin arkadaşı!” diyor. Hâlâ da dizinin her türlü gereksiz detayını hatırlar.

Bayan Hayatbirrüyadır’ın Yeldeğirmenleri romanımın başkahramanlarından Matmazel La Peigneuse’lerin (Şeyda) evinde geçerdi hayatımız. İrfan Amca Merve’yi çok severdi. Merve, yine onlarda kamp kurduğumuz bir gün mutfağı kokutmamak için balkonda küçük tüpte ona mısır patlatan İrfan Amca’nın kafasına eline geçirdiği koca bir tavayı indirerek bir de utanmadan: “Ortalığı ne biçim kokuttun tahta kafa!” demişti. (İrfan Amca bizi sezonun tüm opera, bale, operet ve tiyatrolarına götürürdü. Oktay Keresteciler’e âşıktık.)
  Bakın, ben kardeşime bugünlere gelebilmek için baktım:


Bu facebook’u sevmeyip de ne yapayım anacııım. Ortaokul matematik hocam biricik Mr. West’in bile hala memlekette olduğunu görebiliyorum. Aklıma yıllar önce kırdığım potlardan biri geldi. Doğal olarak matematik dersindeyiz. Mr. West tahtaya değerler yazmış, değerleri buldukça ortaya bir şekil çıkacak. Ben dalmışım hayal âlemine. Bir taraftan çözüyor, bir taraftan kim bilir neler düşünüyorum. İlk değerleri yerine koyunca bir şey çıktı, hemen sordum “Is it a semi-circle, Mr. West? Mr. West hiç sesini çıkarmadı. Devam ettim. Eksileri de koyunca bir daire buldum ve heyecanla yerimden fırlayıp “Is a circle Mr. West?” diye gurur içinde, göğsüm kabarmış bir halde bağırınca Mr. West, tüm sınıfın eşliğinde kendini koyuverdi. Sınıf üç sonraki soruyla uğraşıyormuş o anda! Matematikten bu kadar anlıyorum desem, bu da yalan. Yarışmalarda birinciliğim var, anacııımmm… Hem de yarışma sorularını asılı oldukları panolarda çözerdim. (Sonradan nasıl mı böyle oldum? Orasını ben de bilmiyorum!)

   Günlüklerimden naklen yayın devam edecek… Hatta kalın anacıımm!