30 Haziran 2011

ARRRRIIIIBAAA ESPAÑAAAAA….

  Evveeettt… (Torkis klavyenin yoklugunda boyle idare edivereceksiniz gari.) Dort gundur uzerimizden cikarmadigimiz geceliklerimizle Salamanca’da agaclar ve cicekler icinde kocaman bir evde kamp halindeyiz. Ana’nin evini tam anlamiyla istila seklindeyim. Kardesimin medikal terimleriyle “metastaz yoluyla invaze” etmis bulunuyorum. Evi Ana’nin deyimiyle “kaynananin gordugu kadar” temizleyip yan gelip yatiyoruz. Dun nasil olsa kimsecikler tanimiyor diye cop atmaya geceligimle gidip de 39 derece sicakta cumle Ispanyol evine kapanmisken cop basindaki yegane zata “ayyy, bu organikleri hangi kutuya atiyoruz aciba?” deyince, adam da tanidik cikinca, artik kiyafet devrimi yapmam beklenirdi. (Bu da ancak benim basima gelir, her zamanki gibi). Ama hayir! Kuzenimin komik yari-kirmizi saclarla sokaga cikip “bu benim degil, onlarin sorunu” demesi gibi. (Ana ve baba tarafindan dunyanin en eglenceli ve hayati seven sulalesine sahip oldugumu iddia edebilirim).
     Dunyanin en gayriresmi ulkesidir Ispanya. Ayak bastiginiz anda kendinizi aile icinde hissedersiniz. Informasyon burosundaki zatla sohbete dalip onunla cebinizdeki badem ezmelerini paylasacaginiz enfes topraklardir bunlar! Herkesle yuzyillardir tanisiyormussunuz hissi baska hic bir galakside bu denli canli olamaz. Sonra elimde koca bavullarla 1. terminale giden minubuse bindim.(Madrid’de artik dort adet terminal var ve bunlarin arasinda telef garantili yolculuklar yapmak zorunda kaliyorsunuz) Adamcagizin biri elindeki sayisiz bavulu, cocuk arabasini, cocuk cantasini bir kenara yigmaya basladi ve ona saskinlikla bakan kiza donup: “Sende aile yok galiba?” diye kahkahayi basti. Uzaktan duruma sahit olarak ben de bir kahkaha koparinca bana donup “Bak, su arkadasin deneyimi var galiba”, demez mi? “Sukurler olsun ki yok”demekle yetindim.(Bende cocuk olsa onu supermarkette unuturum ki!) Ispanyol ellerinde 3 dakikalik minibuste bile hic tanimadiginiz insanlarla iyi vakit gecirirsiniz.
    Cennetten yeryuzunu senlendirmek icin gonderildiginden hic bir zaman suphe etmedigim, hayatta bana en yakin olan bir iki insandan biri olan Ana’yla kocaman bir iki hafta gecirecegim. Ana “Askin Bes Hali” romanim basta olmak uzere son on bir yildir yazdigim romanlarin kahramani. Yeryuzunde yaptigim ve kimseciklerin bilmedigi sayisiz cilginligin sahidi. Kendisi benden iki beden buyuk bir cilgin. Ona dun siestada “olmeden once anilarimizi yazalim n’olur” dedim. “Haklisin”, dedi, “oldukten sonra cok zor olabilir!”
  Ana, Salamanca Universitesi tarih bolumunun birinci dereceden catlak hocasi. Diger maceralarini bir gun bir romanda anlatacagim -izniyle tabii-, ama seviyeyi gormeniz acisindan su anisini anlatmam lazim. Subat son tum Ispanya’da karnaval kutlanir. Salamanca ogrenci sehri oldugu icin apayri guzel gecer. Yediden yetmise cumle sakinler kilik degistirip dolasirlar, hem de gece gunduz. Bir film karesi gibi olur. Bu kiliklar arasinda en cok tuttugum geceleri rahibe elbileriyle calisan barmenlerdir. (Sirtlarini donduklerinde o kapkara rahibe elbisesi arkasindaki koca delikten plastikten komik popolari gorununce manzarayi varin siz hayal edin!) Velhasil, benim cilgin arkadasim bu gunlerden birinde kocaman kulaklariyla tavsan kiligina girip butun gece eglenir ve sabahin sekizinde dersi oldugunu farkedince derse o kilikta gider!(Ogrenciler buna sasirir mi? Hayir!) Ben de boyle hocalar istiyorum hayatimda!
      Bu aksam tez hocami gorecegim. Jóse Luis. Komunist mitinglerde hep en onde olup “al senado” (senatoya) cigliklari attigi icin universite camiasinda “Pepe al Senado”olarak taniniyor. (Pepe, Jóse adinin sevimli versiyonu). Ona cok sey borcluyum. Beni yuzlerce kilometre uzaktaki arsivlere goturmus, belgeleri tanitmis, her derdimle tek tek ugrasmistir. (Var mi boyle Turk tez hocasi? Varsa beri gelsin.) Sakinlikte sinir tanimaz. Iste anekdot: Bir gun diger bir catlak doktora sinif arkadasim (seviyorum ulan bu Ispanyollari!) Noemi, derste en on sirada oturup ders dinlerken bir taraftan da sira altindan sevgilisine kazak ormektedir. Yumagi yere duser. Jose Luis dersi anlatmayi kesmeden yumagi alir, Noemi’ye verir! Simdi bir de ayni olayin benim sinifimda oldugunu hayal edelim. Oh, no! O zavalli yumagin gidecegi yeri hayal etmek bile istemiyorum!!!
   Ana 54 yasinda…Hayatta tanidigim en kacik kadin. Hastasiyim. 2004 yilinda kocasindan ayrildiginda depresyona girmesin diye 3 haftaligina yanima gelmisti. O uc haftada oyle bir eglenmistik ki, Ana’nin girmedigi depresyon pakedi acilmadan Vicente’ye kullanmasi icin yollanmisti. Rodos’u ve memleketin guney sahillerini karistirmis, oralara bir daha ayak basamayacak seviyede eglenmistik. Ana bir daha evlenmedi dogal olarak J
    Kuzey sahillerinden arkadaslarimiz geldi. Tam bir cadaloz kizlar klubu olduk. Hayatimin en guzel surprizlerini yapan kizlardan hepsi… Portekiz’e giderken  Santander’e onlari ziyarete ugramistim. Ertesi sabah yola devam etmek uzere bir tren biletim vardi. Sabah kalktigimda tren biletinin ucak bileti oluverdigini ve bas ucumda durdugunu gormustum! Hayatimin en guzel surprizlerini hep Ispanyol dostlarim yapti. Onlarla yarisabilecek bir insan evladi cikmadi henuz! Ama ben umudumu yitirmedim.
   Komsu kizlar beni babalarinin koy evine (malikanesine?) goturduler gecen gun. Meshur Ribera del Duero saraplarinin topraklarinda kucuk bir seyahat yaptik.Bahcede asma kokleriyle yanan ateste “lechazo de leche” (bir kac aylik zavalli kuzucugun eti) yapti bas-asbaz Pepe Amca. Sonra siestaya yattik, kalkinca da sapkalarimizi takip dogru kiraz bahcesine! Ruya gibi bir gundu. Baska bir gun Salamanca’nin civar koylerini gezdik. Bazilarini dorduncu, besinci defa gordum… Kiraz agaclarina saldirip kiraz dallarini hafiflettik biraz. Dag mantarlari yedik. Nehirler, daglar, vadiler arasinda gezdik. Tatil denen seyin kelime anlamini hatirlar gibi oldum!
    Gecen aksam meydandaki kafelerden birinde universiteden baska bir cilgin prof olan Robert’le “horchata” ictik. Robert hayati kucuk bir cocuk gibi yasayan bir Fransiz. Asik olasi gelmis. Butun aksam Ana ile ona uygun bir sevgili bulmaya calistik, dolayisiyle pek eglendik. Aklimdaki butun kiz nufusu onun beklentilerini karsilamaya yetmedi, elmanin sapi, armudun copu. Insanlarin asktan anladiklari seyin ne kadar farkli oldugunu anlayarak sasakaliyorum her seferinde… Kendini serbest dusus birakmadiktan sonra ask, ask midir? Ask insani kendisi goturmeli… O bilir nereye goturecegini!
    Ana Harvard’da yapilan bir arastirmaya gore 7 farkli cesit zeka oldugunu, bende bunlarin ayri ayri hepsinin bulundugunu iddia etti. Bunun uzerine restoranin orta yerinde bol volumlu bir sesle araliksiz gulmek zorunda kaldim. Mantik kurallari cercevesinde anlasilan su: oyle bir zeka varsa neden simdiye dek hicbir faydasini gormedim? Buradan Harvardli hocalara soruyorum. Nedeeeeeen? (Bunlarin altisi gerizeka cesitleri mi acaba?)
    Ulkenin kaynaklarini dort gunde supurdum, anaciiim. Gargantua ve Pantagruel gelse hallerinden utanirlar. Oblomovlar gibi yasayip, Pantagruel gibi yiyorum. Yemek aleminde yasayan efsaneyim. Ana’nin sevgilisi birinci sinif bir asbaz.  Ev onun ev yapimi nefasetleriyle dolu.(-idi). Hepsini yedim, kavanozlarini siyirdim.  Hocamiz gormuyorken bol bol tikindim. Sabah kahvaltisinda yediklerimize bir inanan cikar mi acaba? Kaz cigeri patesi, bademli hurma ekmegi, ayva tatlisi, pofuduk poncikler… Ogle yemegi oncesi bira, elma sampanyasi, Allah ne verdiyse! Oglen yediklerimizden baygin dustugumuz icin genelde ne yedigimizi hatirlayamiyoruz. Ozledigim her seye saldiriyorum. “Tinto de verano” (yaz kirmizisi, ne tatli degil mi?) nam kirmizi sarap ve gazoz karisimi favorim su aralar.
        Gecen aksam Ana’yi universite cikisi alacaktim.  Saatim bozulmus ve ben yarim saat gecikmisim (yoksa bir yere gecikmem vaki degildir ve bu konuda insani hatalari da asla affetmem). Ana panik olmus.(Asla gecikmedigimi bildigi icin, beni kacirdilar zannetmis!) Fakulte sekreteryasi, universite guvenligi, universite kantini ve bahceye tasan kafedeki herkese beni sormus. Az kalsin polise gidiyormus. (Ne bilsin, tehlikede olan ben degilim, Ispanyol nufusu, cekecekleri var dirdirimdan!) Neyse, sonra universite bahcesindeki cumle ahaliye tek tek “buradan gecen kizil sacli, kirmizi rujlu, mini etekli, topuklu ayakkabili bir Turk gordunuz mu?” diye sormus. Cevap olarak sunu almis: “Oyle bir sey gecseydi kesinlikle gorurduk!”. Hal boyle olunca ve ben rotarli bir sekilde gelince tarifsiz bir kalabaligin bana baktigini gorup sasirdim. Butun hafta posterlerim orada dursaydi boyle meshur olamazdim, anaciiim. Bazilari komiklik olsun diye alkisladi (bence hic komik olmadi).  Istemsizce ve bedavadan meshur oldum durduk yere. Sonra Ana “bir bak etrafa, senin gibi giyinen var mi?” dedi. Bir baktim ki gercekten de yok. Wa-lakin, su uc gucluk dunyada oldugum gibi giyinemeyeceksem, giyindigim gibi olmaya baslarim, bu da cok tehlikeli.
    Komsu kizlarla birlikte alti hatun dun gece recel yapmak icin kasa kasa kiraz cekirdegi ayikladik. Alti kizin bir araya geldigi yerde erkekleri Hades’e sokup cikarmaktan dogal ne olabilirdi ki? Vardigimiz genel sonuc: Akilsiz erkekler kendilerini “cooool” sanip ustumuze dusmedikleri zaman, onlar olanca salakliklariyla “cooool” taklidi yaparken pesimizden ayrilmayip her saniyelerini bize ayiran diger erkeklere kaciyoruz. Erkek faunasi, sovalye romanslarinin bin yil sonra hala gecerli oldugunun farkinda degil. Sovalye dedigin elinde kilici ile gelir ve kaleyi fetheder. Ama yuzyilin erkeklerinin acikli bir cogunlugu kendini kadin zannettigi icin durumu bir turlu kavrayamiyor. Sonra da neden ask yok diyorlar? Bundan yok iste, a benim galaksimin salak erkekleri! Askinizin pesinden kosacaksiniz, kilicinizi alip sevdiginiz kadini alip geleceksiniz! Sovalye romanslari yazarlari o rolu sizlere vereli bin yil oluyor, sizde hala akil denen sey uykuda. Altimiz da ayni kanaatteysek, toptan yaniliyor olamayiz, di mi anaciiiim?
    Kizlar bana yeni bir isim buldular. “Viento” (Ruzgar). Yeni adima bayildim dogrusu!
    Charo emniyet kemerinden hic hoslanmiyor. Bu da bana Italyanlarin enfes formulunu hatirlatti: Emniyet kemeri resimli tisortler! Anaciiim, bu Italyanlarin numaralariyla bas edecek bir Latin halki daha ciksa da biraz nefes alsak ayol.
    Yarin Portekiz’e yesil sarap almaya gidecegiz. Salamanca’dan bir saatlik yol. Yesil sarap koruktan yapilan harika bir sarap. Bir cesit beyaz sarap aslinda, ama sanirim cumle sarap icinde favorim o. Haydi see you anaciiimmm...