22 Temmuz 2010

COOL COOZEN OZZY


Kuzenlerden biri çoğalmış geçen gün. Ben de hemen bunu Barcelona’da yaşayan çatlak kuzen Ozy’ye haber verdim. Baktım önce Fulya’nın (Çoğalan kuzen) dünyaya gelme gafletinde bulunan dünya tatlısı bebişinin feysteki resminin altına “iki Dakka boş bıraktık herkes üremeye koyulmuş” diye not düşmüş. Akabinde de bana kendi aksiyonlarını anlatan bir mail yazmış. Kendi kendini yeterince tanıtan bir yazı olduğunu düşündüğüm için aynen naklediyorum:




“Kuzen, delirmişler, herkes delirmiş:) Harikalar, çok güzeller, çok cesurlar:) Benim de paralel evrende bi suru vardır herhalde:)  (Çocuk demek istiyo. Y.n.) Bu evrende daha bi kadınla aynı evde yasamayı beceremedim:)

Kuzen, yazın Japon’a gitmek istiyorum, ama şu an zor görünüyo. Büyük ihtimalle Bruxelle’in serin parklarında Fransızca cukulata yiyo olucam. Bi de okul yapıp kendimi meşgul ederim ki çocuk falan aklıma gelmesin:)

Bütün Türk korkularını aldım, korkularımı yendiğim bi zaman okuyacam.

Barcelona çok sıcak. Denize bi cadde mesafede bi loft stüdyo tuttuk. Harika, gelip görmen lazım. Sanal dünya yapıyoruz. Sanal plaza mayor, hala sanal çocuklar:)

Bi yandan generative art ve experimental video ile uğraşıyorum. Bir iki enstalasyon yaptım burada. Biri Santa Monica da Rambla üzerinde, Alicia Framis gölgesinde:) Küçük bi köşe ayırdılar sağ olsunlar. Bush’un yalanlarının üzerine fractal animasyonlar montajladim. Bunun Katalancası var mı diye sordular:)

bi yandan işle, bi yandan kendi projelerimle uğraşıyorum. Neyse ki çok uzak değiller , yoksa psikologun saatini iki katına çıkarmak gerekirdi. O zamanda seni en çok seven ikinci kişi olurdu herhalde bankadan sonra.”



Anlaşılmıştır herhalde benim çatlak kuzenin muhteviyatı. Annem babama kızdığı zaman sülalesini delilikle suçlar. Bana soracak olursanız iki taraf da tam bir deliliğe övgüdür. Mevcut Türkiye şartlarında sülalesinde bu kadar komik olan bir vatandaş daha yoktur. Herkes Allahlıktır bizde. Sülaleden yanlışlıkla iki kişinin bir araya gelmesi komiklik âleminde volkanların patlaması demektir. Hal böyle olunca da ben de ortaya alevli bir karışık oluverdim çaresiz.

Ozancığım 2002 güzünde tası tarağı toplayıp Güzel Sanatlar resim bölümüne Salamanca Üniversitesi’nde devam etmek için çılgın şehre gelmiş, bize yakın bir evde konuşlanmıştı. Ben de doktora için halıyı sermiştim şehre. Okul kısmını pek hatırlamıyorum, ama dans ve eğlence hiç fena değildi. Bir de Kuzen Ozzy’nin çapkınlıklarını. Anlatsam inandıramam, onun için vazgeçiyorum başlamadan. “Hafif uzun” dediği saçları Plaza Mayor’dan nehre kadar uzanıyordu. Çılgın bir koleksiyon yapmaya başlamış (resim koleksiyonu, ama diğerinde de vardı halihazırda) bu arada yanlışlıkla vegan olmuştu. Trakyalı’dan vegan, ayıdan post olmaz anacımmm. Ama apansızın oluvermişti işte. Süpermarket süpermarket dolaşıp ona soya sütü arıyorduk. Gayrilaktik bir hayat içinde yaşayacağım diye didiniyordu. Bir ara İstanbul’a kaçmıştım. Haber vermeyi unutmuşum. Bana hala sakladığım şu maili yazmıştı:



“Kuzenim, kayboldun, merak ettim. Güzel kuzenimi kaçırıp kolunu bacağını kırdılar diye endişelendim. Birkaç gün haber çıkmayınca her şeyin yolunda olduğunu anladım. Bu sefer herkesi kaçırıp kolunu bacağını kırdığını düşünerek endişelendim. Elimde fotoğrafınla barlarda gezdim bir süre. “Bu kızı daha önce burada gördünüz mü?” dedim. “Özlem’i bir iki gündür görmedik”, dediler. Ellerinde kitabın vardı. Bütün hocalarına sordum. “Delirtmedik hoca kalmayınca gitmiştir”, dediler. Hemen nette ozlemkumrular.com diye bir site açtım. Bütün büyük sitelere reklam verdim. “Aranıyor” banner’ları hazırladım. Adına sergiler açtım. 25 yıl aradım. Sonunda quantum ve relativity’den sonra daha anlaşılır orta çaplı bir teori geliştirdim. Normal bir armoni içinde enerjinin form değiştirmesini inceleyip bunu bizim de yapabileceğimizi, bunun için ölümü beklemeye gerek olmadığını keşfettim. Tek yapmam gereken hayat aktivitelerini en aza indirgin bir konumda (uyku gibi) başka bir maddenin enerjisine eklenmek. Zaman olgusu sadece bizim için var olduğundan zamana da bağımlı olmaktan kurtulacaktım. İnsanlık tarihinde 9 Eylül 2002 diye işaretlenen tarihte kullandığın bavul oldum. Formumu değiştirdiğimde yüksekteydik. Uçuyorduk. İstanbul’da kahvaltıyı kaçırmıştım yani. Madrid’de bantta buluşacağımızın hayaliyle yolculuğun ve bu deneyimin keyfini çıkarmaya karar verdim. Formu yeniden değiştirip göz falan edinince de yeni kitabı okuyacaktık tabii. Güzel bir iki bavul vardı uçakta, bavul olarak kendimle bir gurur duydum ki sorma. Almanların bavulları geç olduğu için kilitliydi. İtalya’dan deri fuarından gelen harika deri çantalar vardı, sabah akşam gurur duyulacak. Tabii pembe deri bir çantayla uçakta gurur duyulmaz. Paris’te bir otel gerekir bu iş için. Ya da egzotik bir seyahat. Neyse, yolculuğun sonunda kimse beni banttan almadı. Saatlerce dönüp durdum. “He gurban, sence bu bavulun sahibesi yok mudur?” diye sesler duyunca boku yediğimi anladım. Hala İstanbul’daydım. Yıllar sonra bir bavul olarak İstanbul’a dönmüştüm. Uzun yıllar içinde bir türlü kendi formuma dönemedim. Ancak 2037’de 78 yaşında yaşlı bir adam olarak Salamanca’ya yolculuk yaptım. 26 galaksilik uzun bir yolculuktu. O sıralar insan yapımı kristal bir gezegende bir nebulada yaşıyordum. Bizim sıkıcı Samanyolu’nu terk edeli çok olmuştu. On binlerce yıl önce yaşadığım insan formunu buldum. Tarih 22 Eylül 2002 idi. Genç, sarı saçları hafif uzun, bordo kazak giyen genç kuzenine mail yazıyordu. İlkel bir klavye ve yazıları görmek için ilkel bir ekran vardı masanın üzerinde. Dedim ki sabah sabah eşeğin bir yerine su kaçırmışsın. Bu kadar uzun mail yazılır mı? Nasıl okuyacak kız bunu şimdi? Yüzüme bakıp sen pembe kâğıtlara yazı yazıp zarfın içine koyup yaladığımız zamanları görseydin, dedi. Yalama kısmı yabancı gelmedi, ama zarf falan anlamadım. Ne dinlesek şimdi? Raymond Scott Lullaby.. Çok iyi. Öptüm Kuzenim.”



Nasıl? Van Gogh bile Theo’ya böyle bir şey yazamadı ya… Neyse, kuzen uzun zamandır Barcelona’da ikamet ediyor.(Kısa zamanda anladığınız üzere Barcelona onu unutmayacak). Ara sıra da Floransa’ya taşınıyor. Hayalimin hayatını yaşıyor anlayacağınız benim adıma. Bilahare size ondan bolca bahsederim efeniiim. Bol yıldızlı geceler.